Festivalde Su Konulu Panel Gerçekleşti
Manavgat Belediyesi´nin festival kapsamında düzenlediği `Su ve Su Politikaları´ konulu panele katılan panelistler, su kaynaklarına Hidroelektrik Santraller kurup satışa çıkaran Bakan Eroğlu´nu eleştirip, Bakana çevre ödülü veren Akdeniz Üniversitesi´ni kınadı
Manavgat Belediyesi’nin organize ettiği 16. Barış Suyu Festivali, halkı eğlenceye doyurduğu kadar, kentteki kültür-sanat yaşamına da büyük katkı sağladı. 6 gün boyunca düzenlenen söyleşi ve paneller Manavgatlılar tarafından ilgiyle izlendi. Festival kapsamındaki son kültür etkinliği ise "Su ve Su Politikaları" paneli oldu. Manavgat Belediyesi Gençlik Merkezi’nde düzenlenen panele Su Politikaları Uzmanı Prof. Dr. Beyza Üstün, Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurul Üyesi Avukat Yakup Okumuşoğlu, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı ve Alternatif Su Formu Yürütme Kurul Üyesi Ahmet Atalık ve panel yöneticisi olarak da Cumhuriyet Gazetesi Yazarı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Oktay Ekinci katıldı. Paneli izlemeye Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, CHP İlçe Başkanı Abbas Tarakçı, Belediye Meclis üyeleri, çok sayıda öğrenci ve vatandaş katıldı.
Bu panel Manavgat için önemli
Panelin açılış konuşmasını yapan Yazar Oktay Ekinci, suyun insanoğlu için çok değerli olduğunu belirterek politikaya karıştırılmaması gerektiğini vurguladı. Manavgat gibi suyu bol olan bir yerde bu panelin düzenlenmesinin çok önemli olduğunu da belirten Ekinci, "Gönlümüz isterdi ki sadece suyu konuşalım. Politikasını değil. Çünkü politika kelimesi toplumda yanlış çağrışımlar yapıyor. Ama hala geleceğe umutla bakıyoruz. Hala aramızda bu panele katılanlar gibi aydınlarımız var. Keşke su politikaları lafı olmasaydı. Su yaşam demektir. Suyun pazarlanması kimsenin aklına gelmezdi. Yakında havayı da satacağız. `Ver oradan 5 kuruşluk hava´ diyenler olacak. Su pazarlanıyor. Manavgat gibi suyu bol olan bir bölgede bu panelin düzenlenmesi çok önemliydi. Nasıl oluyor da muhafazakar kesimler hiç muhafaza etmeyen yaklaşımlarla davranıyor. Muhafazakarlığı da yerin dibine batırdılar. Bu panelin düzenlenmesine katkı sağlayan Manavgat Belediyesini tebrik ederim" dedi.
Derelerimiz satılıyor, doğa katlediliyor
Ardından söz alan Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, inşa edilen hidroelektrik santrallerinin (HES) derelerin kurumasına sebep olduğunu savundu. Son dönemde su kaynaklarının enerjiye dönüştürülmesi adına derelerin parsellenerek satıldığını ve kurulan santrallerle doğanın adeta katledildiğini ifade eden Prof. Dr. Üstün, "Derelerin özgür akması birileri tarafından engelleniyor. Birileri derelerimize musallat oldu. Türkiye’deki tüm su kaynaklarımıza sermaye çevreleri parsel parsel sahip oluyorlar. Türkiye’deki bu girişimler aslında yeni değil. 1970’lerden beri var. 1992 yılında uluslar arası platformda `Çevre Stratejisi´ adı altında bunun kararı alındı. Kalkınma, doğa ve insan eşdeğer koşuldu. Su, mal olarak alınır satılır hale geldi. 1996’da su konseyi kuruldu. Görevi suların piyasa üzerinden fiyatlandırılmasıydı. Bizler 2007’nin sonlarında derelerin satılacağını öğrendik ve 2 yıldır mücadele ediyoruz" dedi.
Akdeniz’de 31 adet HES planlaması var
Türkiye’de 1575 adet HES planlaması yapıldığını belirten Prof. Beyza Üstün, ancak kendi rakamlarına göre bu sayının 1800’leri bulduğunu söyledi. Üstün, “Türkiye’de 1800 HES planlaması demek, 1800 şirket demektir. Sularımızın ve dere yataklarının meta haline dönüştürülmesi, ölmesidir. Şirketler dere havzalarını ve sularını 49 yıllığına ele geçiriyor. Bütün su havzalarımız ticarileşiyor. Su döngüsü ile yaşayan tüm canlılar ve doğa katlediliyor. ÇED Raporları da buna engel olamıyor. Sadece 26 tanesine olumsuz raporu verilmiş. Bu durum tüm uluslararası sözleşmelere aykırı. Akdeniz Bölgesi’nde bile şu anda 31 tane HES kararlaştırılıyor. Şimdi önümüzde iki adım var. Hukuk mücadeleleri ile buna engel olmak. İkincisi de halkın mücadelesi. Şirketler halkın mücadele ettiği yerde zayıflar. Ayrıca bu şirketler bölgeye sahip olduğu için maden bile arayabiliyor. Türkiye’nin her yerinde bu konuda bilinçlendirme sağlamaya çalışıyoruz. Sizlerin de bu konuda duyarlı olmanızı istiyoruz” dedi.
Bakan Eroğlu’na eleştiri
Toplantıda söz alan Av. Yakup Okumuşuoğlu da, HES’lerle ilgili dava dilekçelerinin giderek arttığını belirterek, hukuk mücadelesinin nasıl yapılması gerektiğini anlattı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nu yaptığı konuşmalarla ilgili eleştiren Okumuşoğlu, "Bakan Eroğlu, HES’lerle ilgili mücadele veren bizlere birilerinin hizmetinde olduğumuzu söylüyor. `Oynanan bir oyun´ var diyor. Bir oyun varsa bu oyunu oynayan Sayın Eroğlu´nun kendisidir. Biz köylüden yanayız. Mevcut oyunu bozmaya çalışıyoruz. 26 vadide yürütmeyi durdurma kararı aldık. Antalya’da devam eden 4 dava var. Ancak idare mahkemesinde HES’ler bilinemiyor. Uzmanlık konusu olması gereken bir konu. Antalya’da da mahkeme bu konuda bilinçlenince kazandığımız dava sayısı artacak. Okumuşoğlu daha sonra HES’lerle ilgili bir sunum yaparak ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalıştı.
Akdeniz Üniversitesi’ne kınama
Son olarak konuşma yapan Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık da Bakan Eroğlu’na gönderme yapmayı ihmal etmedi. Bakanın iptal kararlarına karşı, “Herkes aklını başına alsın. Uyduruk raporlarla santralleri engelleyemesinler. Biz boşa akan suları değerlendiriyoruz” diye konuştuğunu anlatan Atalık, oysa ki kendilerinin halkın hakkını aradıklarını belirtti. Akdeniz Bölgesi’nde 225 dere olduğunu hepsinde de HES olduğunu belirten Atalık, Akdeniz Bölgesi’nin de yavaş yavaş derelerinin satıldığını anlattı. Atalık, "HES’ler bulunduğu yerdeki su miktarlarını azaltıyor, canlıları yok ediyor, balıklar bile yaşayamıyor. Suyun akışı engellenerek yer altı sularının beslenmesi önleniyor. Artık dereler yatağını görmeden, etrafını bile besleyemeden kuruyor. Hayvanı bile sularsınız. Bu durumda tarım ve hayvancılık da bitiyor. Türkiye’de 7 milyar dolar boşa akıyor diyip dereleri satan Bakana çevre ödülü veren Akdeniz Üniversitesi’ni buradan bir defa daha kınıyoruz" dedi.